29 Mayıs 2013 Çarşamba

İNTİHAR SONRASI NOTLAR - I -

Daha önce tekila şişesini kafaya dikmek hiç aklıma gelmemişti. Zaten boktan bir şey, mürekkep gibi. İdeal olanı shot atmak. Dört sene önce bileklerimi kesmeyi aklıma getirsem fenalaşırdım heralde. Zaten kan tutar beni, üstelik bir de bileklerime jilet saplayıp keseceğim, olacak iş değil! Şimdi televizyonun karşısındaki en rahat koltuğa oturmuş, elimde altmış numara neşter, bileğimi yukarıya doğru hızlıca kesmeye hazırlanıyorum. Ne kandan korkuyorum, ne ölümden. Bu bendeki bıkkınlık! Yapacak hiç bir şey kalmamasından değil de, artık hiç bir şey yapmak istememekten.

Neşter sağ elimde, sol kolum serumlu. Serumla sıkıyorum ki damarı daha rahat göreyim, hem de kan öyle hemen fışkırmasın, sakince aksın. Bileğimin üstüne bastırıyorum neşterle, ilk kan bir küre şeklinde derimin üzerinde dönmeye başlıyor, derin bir nefes alıyorum ve gözlerimi kapatıp soğukkanlılıkla yukarı çekiyorum keskin aleti. Önce hiç acı yok gibi ama sonra panik… Pişmanlıktan mı bu yaşlar diye soruyorum kendime. Hayır! Bir sineğin bile yaşamakta başarılı olduğu hayattan çaktığım için düşüyor o ılık yaşlar sıcak kanın üzerine. Serumun ucundan elimi titreyerek çekiyorum , yaşlardan buğulanan gözlerim kırmızılara boğuluyor…

Uyandım. Sol kolum pıhtılaşan kanla koltuğa yapışmış, kendimi samanlıktaymış gibi hissederek, uyandım. Tüm vücuduma tarifsiz bir şeyler batıyor, rahatsız ediyordu. Neden ölememiştim? Yoksa ölmek böyle bir şey miydi!? Sonuçta ölüp tecrübelerini paylaşan biri yoktu, her şey olabilirdi. Banyoya doğru bacaklarıma kramplar girerek yürüdüm. Aynada kendime baktım, eğer ölmek buysa bir bok değil demekti ölüm. Kolumu sarıp mutfağa geçtim ama bir şey yemek ya da içmek istemedi canım. Televizyonun karşısındaki koltuğuma geri döndüm, oturmadan yerdeki yarım bıraktığım kitabı aldım. İlk sayfasından okumaya başlayacaktım. “Nefes almadan okuyacaksiniz!” yazıyordu kapağında. Nefes almadığımı farkettim, nedense çok şaşırdım, odadaki pis havayı zorlayarak içine çektim, dakikalarca o hava içimde bekledi, boğulur gibi olamayacağına emin olunca boş verdim. Ölüm güzeldi sanki. Tüm bağımlılıklarım, ihtiyaçlarım son bulmuştu. İstediğim, beklediğim bu muydu? Bilmiyordum. Yine boş verdim, elimdeki kitabı ilk sayfasından okumaya başladım, bir iskelete dönüşene kadar kitabı defalarca bitirdim…