3 Nisan 2016 Pazar

KitAp & KAhve
               Bu işletme bir para kazanma müessesesi değil, gönül kazanma müessesesidir…!”

Elime kitabımı, yanıma fotoğraf makinamı almış; bu masmavi bahar gökyüzünün altında, biraz yürüyüş yapıp  çoğunlukla parklarda, çınar ağaçlarının gölgesinde kitabımı okuyarak günümü güzel geçirmekti niyetim.  Oldukça hoş da geçirdim doğrusu, sadece planladığım gibi olmadı da yolumun üstünde yeni açılmış bir kafede geçirdim günü.

 Kafe demek de ne kadar doğru olur bilemiyorum. Zira sahibi –ya da kendi deyimiyle sorumlusu- koyu bir anarşist. Öyle ki bu dükkanda herhangi bir şeyin fiyatı yok. Canının istediğini, canının istediği zaman seramik kupalara, ince belli çay bardaklarına, porselen fincanlara doldurup istediğin kadar içebiliyorsun. Böylesine ucuz -neredeyse bedava- bir ortamda bardakların plastik/kağıt, kullan-at olmasını bekleyebilirsiniz fakat Anarşist Sorumlu bu hareketin insanların tüketim alışkanlıklarını kolaylaştırmak için bir yol olduğunu iddia ediyor. Kullandığınız tüm araç gereci de yıkamanız, temizlemeniz sizin sorumluluğunuzda. Tabii ki size servis yapacak bir garson ya da görevli de yok çünkü Anarşist Sorumlu insanların insanlara para için kölelik yapmasına karşı çıkıyor. Bu yüzden istediğiniz her türlü yiyeceği, içeceği evinizden getirebiliyorsunuz veyahut dükkanın mutfağında hazırlayıp tüketebiliyorsunuz. Gerçekten kendinizi evinizde hissedebilirsiniz yani. Üstelik mutfağın duvarında hangi içeceği nasıl hazırlayabileceğinizi gösteren tarifler de bulunuyor. Yine de her tarifin altında bu yönergelere uymak zorunda olmadığınız ve kendi içeceğinizi hazırlama yönteminiz konusunda sonuna kadar özgür olduğunuz belirtiliyor. Dükkandan girerken ya da çıkarken Anarşist Sorumlunun kendi icadı elektronik para kumbarasına arzu ettiğiniz miktarı atıyorsunuz, böylece kumbaranın ekranında görülen “Sürdürülebilirlik için sisteme ödenecek haraç miktarı”na katkıda bulunmuş oluyorsunuz.  Sorumlu Anarşist, bankacılık sistemine karşı olduğundan ne kredi kartı ne de benzeri herhangi bir kart kullanamıyorsunuz. Zaten başta da dediğim gibi hiçbir şeyin fiyatı da yok.

Raflardaki kitaplar Anarşist sorumlunun kaos fikrine uygun olarak, kendi deyimiyle –olmaları gereken yerleri kendileri seçerek- rastgele dizilmişler. Aradığınız bir kitabı bulmak istiyorsanız Anarşist sorumluya sorabilirsiniz, onun size vereceği cevap ise: “Nerede olması gerekiyorsa oradadır kesin. Zira burada kitaplarımız oldukça özgür takılmaktalar.” Kitapları dükkanın dışına çıkarmanız, yani evinize götürmeniz ise yasak çünkü kullanıcıların “Özel mülkiyet alışkanlığından kurtulmuş olgunlukta olmadıklarını, her şeye sahip olma arzusu taşıdıkları için yaptıklarının hırsızlık olacağını.” İddia ediyor Anarşist Sorumlu.  Eğer Anarşist Sorumlu özel mülkiyet konusunda  yeterli olgunlukta olduğunuz kanaatine varırsa dükkanda okuduğunuz kitabı akşam evinize götürüp devam edebilirsiniz. Dükkana evinizden kitap getirip bırakabilirsiniz ama. Bu konudaki sınırlama ise evinizde yer açmak için çöpe atmak istediğiniz kitapları karton kolilerle falan getirip bırakamıyorsunuz.  Gerçekten burada kalmasını ve isteyen herkesin okumasını istiyorsanız kitapları olmaları gerektiği yerlerine yerleştiriyorsunuz.  Kitapların olmaları gerektiği yer hakkında tam bir kaide olmadığı için arzu ettiğiniz şekilde koyabilirsiniz.

Ufak bir tabelası var dükkanın, yalnızca “KitAp & KAhve” yazıyor, arka plan rengi kara-kızıl, A harfleri ise büyük, anarşizmi çağrıştırması açısından. Anarşist Sorumlunun oturduğu koltuğun arkasında ise üzerinde “KARA-KIZIL” yazan bir Gençlerbirliği atkısı asılı. “Neden Gençlerbirliği?” diye sorduğunuzda “Bir defa renkleri güzel, ayrıca başkanı olmasa güzel de kulüp. Öyle şampiyon olmalıyız, çok başarılı olmalıyız takıntıları yok; oyunu oyun olarak oynuyorlar işte. Taraftarları da “yüce” bir amaç uğruna değil de sevdikleri için takımın yanındalar.” diyor.


Yanımda getirdiğim kitabı kafede “olması gerektiği yere” bırakıyorum, kafenin sorumlusu Anarşist’e tüm ilgisi, samimiyeti ve bu güzel mekan için teşekkür ediyorum. Bu yoz sistemin içerisinde yaratmış olduğu vahayı keşfetmenin, kapitalizmin çarklarından kıvrak bir bilek hareketiyle sıyrılan anti-kapitalist bir insanla tanışmanın, keyifli bir gün geçirmenin heyecanlı yorgunluğuyla akşamın gürültülü mesai çıkış tantanası arasında, tekrar tekrar geleceğim bu mekandan ayrılıp evime doğru sakince yola koyuluyorum.