KitAp & KAhve
“Bu işletme bir para kazanma müessesesi
değil, gönül kazanma müessesesidir…!”
Elime kitabımı, yanıma fotoğraf
makinamı almış; bu masmavi bahar gökyüzünün altında, biraz yürüyüş yapıp çoğunlukla parklarda, çınar ağaçlarının
gölgesinde kitabımı okuyarak günümü güzel geçirmekti niyetim. Oldukça hoş da geçirdim doğrusu, sadece
planladığım gibi olmadı da yolumun üstünde yeni açılmış bir kafede geçirdim
günü.
Kafe demek de ne kadar doğru olur bilemiyorum.
Zira sahibi –ya da kendi deyimiyle sorumlusu- koyu bir anarşist. Öyle ki bu
dükkanda herhangi bir şeyin fiyatı yok. Canının istediğini, canının istediği
zaman seramik kupalara, ince belli çay bardaklarına, porselen fincanlara
doldurup istediğin kadar içebiliyorsun. Böylesine ucuz -neredeyse bedava- bir
ortamda bardakların plastik/kağıt, kullan-at olmasını bekleyebilirsiniz fakat
Anarşist Sorumlu bu hareketin insanların tüketim alışkanlıklarını kolaylaştırmak
için bir yol olduğunu iddia ediyor. Kullandığınız tüm araç gereci de yıkamanız,
temizlemeniz sizin sorumluluğunuzda. Tabii ki size servis yapacak bir garson ya
da görevli de yok çünkü Anarşist Sorumlu insanların insanlara para için kölelik
yapmasına karşı çıkıyor. Bu yüzden istediğiniz her türlü yiyeceği, içeceği
evinizden getirebiliyorsunuz veyahut dükkanın mutfağında hazırlayıp
tüketebiliyorsunuz. Gerçekten kendinizi evinizde hissedebilirsiniz yani. Üstelik
mutfağın duvarında hangi içeceği nasıl hazırlayabileceğinizi gösteren tarifler
de bulunuyor. Yine de her tarifin altında bu yönergelere uymak zorunda
olmadığınız ve kendi içeceğinizi hazırlama yönteminiz konusunda sonuna kadar
özgür olduğunuz belirtiliyor. Dükkandan girerken ya da çıkarken Anarşist Sorumlunun
kendi icadı elektronik para kumbarasına arzu ettiğiniz miktarı atıyorsunuz,
böylece kumbaranın ekranında görülen “Sürdürülebilirlik için sisteme ödenecek
haraç miktarı”na katkıda bulunmuş oluyorsunuz.
Sorumlu Anarşist, bankacılık sistemine karşı olduğundan ne kredi kartı
ne de benzeri herhangi bir kart kullanamıyorsunuz. Zaten başta da dediğim gibi
hiçbir şeyin fiyatı da yok.
Raflardaki kitaplar Anarşist
sorumlunun kaos fikrine uygun olarak, kendi deyimiyle –olmaları gereken yerleri
kendileri seçerek- rastgele dizilmişler. Aradığınız bir kitabı bulmak
istiyorsanız Anarşist sorumluya sorabilirsiniz, onun size vereceği cevap ise:
“Nerede olması gerekiyorsa oradadır kesin. Zira burada kitaplarımız oldukça
özgür takılmaktalar.” Kitapları dükkanın dışına çıkarmanız, yani evinize
götürmeniz ise yasak çünkü kullanıcıların “Özel mülkiyet alışkanlığından
kurtulmuş olgunlukta olmadıklarını, her şeye sahip olma arzusu taşıdıkları için
yaptıklarının hırsızlık olacağını.” İddia ediyor Anarşist Sorumlu. Eğer Anarşist Sorumlu özel mülkiyet
konusunda yeterli olgunlukta olduğunuz
kanaatine varırsa dükkanda okuduğunuz kitabı akşam evinize götürüp devam
edebilirsiniz. Dükkana evinizden kitap getirip bırakabilirsiniz ama. Bu
konudaki sınırlama ise evinizde yer açmak için çöpe atmak istediğiniz kitapları
karton kolilerle falan getirip bırakamıyorsunuz. Gerçekten burada kalmasını ve isteyen
herkesin okumasını istiyorsanız kitapları olmaları gerektiği yerlerine
yerleştiriyorsunuz. Kitapların olmaları
gerektiği yer hakkında tam bir kaide olmadığı için arzu ettiğiniz şekilde
koyabilirsiniz.
Ufak bir tabelası var dükkanın,
yalnızca “KitAp & KAhve” yazıyor, arka plan rengi kara-kızıl, A harfleri
ise büyük, anarşizmi çağrıştırması açısından. Anarşist Sorumlunun oturduğu
koltuğun arkasında ise üzerinde “KARA-KIZIL” yazan bir Gençlerbirliği atkısı
asılı. “Neden Gençlerbirliği?” diye sorduğunuzda “Bir defa renkleri güzel,
ayrıca başkanı olmasa güzel de kulüp. Öyle şampiyon olmalıyız, çok başarılı
olmalıyız takıntıları yok; oyunu oyun olarak oynuyorlar işte. Taraftarları da “yüce”
bir amaç uğruna değil de sevdikleri için takımın yanındalar.” diyor.
Yanımda getirdiğim kitabı kafede
“olması gerektiği yere” bırakıyorum, kafenin sorumlusu Anarşist’e tüm ilgisi,
samimiyeti ve bu güzel mekan için teşekkür ediyorum. Bu yoz sistemin içerisinde
yaratmış olduğu vahayı keşfetmenin, kapitalizmin çarklarından kıvrak bir bilek
hareketiyle sıyrılan anti-kapitalist bir insanla tanışmanın, keyifli bir gün
geçirmenin heyecanlı yorgunluğuyla akşamın gürültülü mesai çıkış tantanası
arasında, tekrar tekrar geleceğim bu mekandan ayrılıp evime doğru sakince yola
koyuluyorum.