Kalabalıklar içinde yalnızız ya;
yanımızdangeçen binlerce insandan hiçbirini tanımıyoruz, onların gelmişinigeçmişini, şimdisini merak etmiyoruz. Merak etsek bile tüm bunları öğrenmeye vaktimiz yok zaten! İsimlerini bilmiyoruz, hayatlarından geçmiyoruz.
Herkesin birbirini tanıdığı küçük kasabalar falan vardır hani. O kasabalardayaşamak
ister miydim acaba? Ah! Hiç sanmıyorum! Saf yalnızlıktan değil de kalabalıktaki bu flu yalnızlıktan nefret ediyorum sanırım! Tanıyabileceğim binlerce insan varken birini bile tanımıyor olmak kötü hissettiriyor belki de.
Yalnızlığım insansız olmalı. Öylesine insansız ki konuşmayı bile unutmalıyım. Tekbirinsan! Doğaya hükmeden değil, doğanın bir parçası olan tekbirinsan.
Daha önce kesinlikle hiç tanımadığım birine; "Merhaba, nasılsın?" falan gibi bir şeyler dediğinde
karşındakinin şaşkınlığı beni asıl bitiren! Ki bana da aynı tarzda yaklaşılsa ben de
aynı saşkınlığı yaşayacağım; benzer tepkileri göstereceğim -Sen n'ayaksın amınakoyyum?!- Yine neler saçmalıyorum lan!?
Nefret ediyorum bu yabancı kalabalıktan! Nefret ediyorum tüm bu aceleci insanlardan! Nefret ediyorum bu korku duvarlarından! Nefret ediyorum, nefret nefret nefret ediyorum samimiyetsiz tüm bu diyaloglardan! Her neyse onbinlercesalyangoz gibiyiz, bir arada yaşıyoruz ama
her birimiz kabuklarımızın içinde.
Gayet dağınık bir yazı oldu ama yazmak da bu boktan yalnızlığımın bir ürünü sanki!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder